23 Ocak 2011 Pazar

..

İyileştim galiba ben ya... (4 gündür evdeyim, bi zahmet o.Ô)
Yurt programına gidiyorum. Telefon, mp3 vb. aletler yurda 'götürmek' bile yasak. İnşallah bunlardan kalan boşluğu ders çalışarak değerlendiririm. Dua edin bana :).

22 Ocak 2011 Cumartesi

...

edit: yine çok mu yazdım ne? ^^"

Yine hastayım. Aslında şuanda dershanedeki neredeyse herkesin olduğu gibi benim de yurtta olmam gerekiyordu. Deliler gibi ders çalıştıracaklarını söylemişlerdi. Ama ben evde yatıyorum kaç gündür. Bırak yurdu, bugün dershaneye bile gitmedim. Öyle işte... Ama bu sefer fena hastalanmışım galiba, kendime gelemiyorum.

Özlemişim blogumu :). Pek bir özelliği olmasa da benim blogum olması yetiyor sanırım özlemem için. :P.
Bilgisayarımı da özlemişim. Evimi de... Yurtta kaldıkça daha çok alışırım zannediyordum. Hatta başlarda bu kadar özlemiyordum. Belki de hiç özlemiyordum, haftasonları yetiyordu bana. Bilmiyorum, belki de hasta psikolojisidir. Son zamanlarda iyileşmiş olarak pek kalamadım.

Vee işte hayatımın kaçınılmaz yazı konusu... Çalışmak. Ah, pardon, çalışmamak!
Benim gibi yüksek bir yeri hedefleyen, elinin altında istediğine ulaşabilmesi için bütün imkanları olan, aklı başında hiçbir insanoğlu sınava bu kadar az kaldığını bile bile nasıl çalışmamazlık eder? Ama doğru ya, benim aklım başımda mı ki?! Allah bilir kaç karış havada süzülüyor yine.
Niye bu kadar tembelim? Bazen lise hayatı mı bozdu beni diye düşünüyorum. 4 yıl boyunca her sınava bir önceki gece çalışmak, hatta konuları bir önceki geceden öğrenmek ve sınavdan sonra hiçbir şekilde tekrar etmeyip unutmak bünyeyi etkiliyor sanırım. En kötüsü de artık çalıştığım konuları sürekli unutmam. Böyle devam ederse biyolojik olarak bir problemim olduğuna inanmaya başlayabilirim.
Gerçi yine benim suçum, konuyu çalıştıktan sonra biraz test çözüp pekiştiriyorum ama sonra sınavda karşıma çıkana kadar bir daha dönüp bakmıyorum. (Ders alın gençler :))
Gençler demişken, artık çok büyüdüm ya ben (!), geçen Pazartesi doğum günümdü. Artık 18'im. :)
(Bu arada kardeşimin attığı doğum günü mesajı çok duygusal ve içtendi (!). Mesaj da şu: "dgko." :D)
Bitanecik You-chan'imden aldım o gece ilk doğum günü mesajımı. :). Seni seviyorum kuzummm :).
Sanal alemden bir diğer hatırlayanım da Elif :). Tekrar sağol tatlım :).
Facebook hesabım olmayınca doğum günü kutlamalarını cevaplamak ne kadar zahmetsiz oldu anlatamam :D. Anlamsız kişiler, hiçbir anlam yüklemeden doğum günümü kutlamaktan kurtuldu, ben de onlara kuru kuru teşekkür etmekten kurtuldum tabi. Böyle olunca tabi hatırlamasını istediğim kişilerden de hatırlamayanlar oldu ama hatırlayanların dürtmeleriyle kutlamaları bile yeterli benim için. :D. Şimdi merak ettim de neden o kadar alakasız kişiyi eklemişim acaba face'e. Neyse, bilemedim şimdi...

Bi'dk ya... Ben ders çalışmaktan bahsetmiyor muydum? Öhm...
Son zamanlarda vicdanım bu kadar rahat olmama nasıl katlanıyor bilemiyorum ama dershane hocam katlanamıyor, orası kesin. Zaten birkaç kaftadır onunla doğru dürüst görüşmedim bile. Ve bu birkaç haftadır , yazılılar hariç, çalışmadım bile. "Napıcam ben?!" diye çığlık atıyorum sessizce, sonra ağlıyorum zırlıyorum falan işte. İyice bozdum kafayı da, doğru düzgün çalışamıyor zavallıcık...

Bir oraya bir buraya atlıyorum ama yazmazsam içimde kalır. Doğum günümle ilgili bir şey daha... Bazı arkadaşlarımın sandığım kadar yakın olmadığını öğrendim, eskiden yakındı ama artık öyleymiş gibi gelmiyor. Üzücü... ama yapacak bir şey yok sanırım. (tavsiyesi olan?)
not: konu doğum günümü hatırlayıp hatırlamaması değil, hatırladı da zaten o kadar da uzaklaşmadı...

Neyse...
Yine yeni-McFly'a bakıyordum...



Vay be... Artık eskileri ve yenileri iki farklı grup dinliyormuş gibi dinleyeceğim sanırım. Bu şarkılardan pek de nefret etmedim, dinlerim yine. Ama ne bileyim JonasBrothers dinliyormuş gibi hissettim şarkıyı ilk duyduğumda. Ve videoları karıştırırken bir kere Jonaslarla aynı sahneye çıktıklarını öğrendim, biraz tuhaf geldi :D. Ama sadece fan videoları vardı ve çığlıksız ya da kameranın kaymadığı video yoktu xD.