27 Kasım 2010 Cumartesi

"Açlık Oyunları"

İlk defa okuduğum bir kitabı yazıyorum buraya galiba. Ama bundan bahsetmesem çatlardım heralde. Tabii bütün "new york times bestseller" romanlar gibi bir kaç kitabı olan bir seri. Bir arkadaşım kitap seçimlerimde hep "tabii gördün orda new york times bestseller'ı al hemen" der. :D Gerçi bu tür kitaplar çok iz bırakmıyor insanda, okursun kitap seni sürükler, heyecanlanırsın falan ama sonra pek de geri dönüp bakmazsın. Şahsen alacakaranlık serisinde bana öyle oldu.
Neyse ya ne diyordum? Heh, Açlık Oyunları. Üç kitaplı bir seri. Açlık Oyunları, Ateşi Yakalamak ve Alaycı Kuş. 3. kitabı çıkar çıkmaz almama rağmen okumak için süper bir zaman seçtim. Geçen hafta. Ve hala kendimi ayakta alkışlıyorum, 3 günümü kitabın içinde geçirmişim gibi hissettim ve doğru düzgün ders çalıştım denemez dolayısıyla. Allah'tan yazılı haftası değildi. Ama zaten kendimi biliyorum, yazılı haftası okuyacak kadar da çılgın değilim. :D Bu kitabı da unutur gider miyim bilmiyorum ama şimdilik etkisindeyim :D. Konusunu yazmak konusunda iyi değilimdir, direk arkasıdan geçireceğim.


-Etrafınızda başka herkes sabahı göremeyeceğinizden eminken vahşi bir ortamda kendi başınıza hayatta kalabilir misiniz?

Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içinde Panem ulusu yaşamaktadır, Capitol'ün etrafında on iki bölge bulunmaktadır. Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır. Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır. Yarışma için her bir bölge yaşları on iki ve on sekiz arasında değişen birer erkek ve kız çocuğu göndermek durumundadır. Açlık oyunları TV'den canlı olarak yayınlanan ve ölümüne bir kavgadır.
On altı yaşındaki Katniss Everdeen annesi ve kendinden daha küçük kız kardeşi ile yaşamaktadır. Oyunlarda kız kardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır. Ancak Katniss daha önce de ölüme çok yaklaşmıştır ve bu kez kız kardeşi için ikinci kez hayatta kalma mücadelesi verilecektir. Gerçekten ne anlama geldiğini bilmeden bir yarışmacı olmuştur. Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalma seçeneğini başlatmış olacaktır.

Kazanmak ün ve talih anlamına gelir.
Kaybetmek kesin ölüm anlamındadır.
Açlık Oyunları başlasın...

Bunu da biraz önce buldum, daha iyi anlatmış :D.
New Tork Times Bestseller,Açlık Oyunları bir üçleme.Serinin ilk kitabı olan Açlık Oyunları,sizi başka bir dünyaya götürüyor.Yazarın ütopyasına.Aslında kitabı okurken sizde fark edeceksiniz ki her ne kadar ütopik bir kitap gözükse de günümüz şartlarından çok da farksız değil. Yazar himayeciliği ve günümüz reality showlarını güzel bir üslupla roman haline getirmiş.

Capitol, on iki bölgeyi yöneten acımasız şehirdir. Capitol halkının en büyük eğlencesi her sene oynan, Açlık Oyunlarıdır. Her sene yaşları on iki ile on sekiz arasında değişen bir kız ve bir erkek olmak üzere her bölgeden  -zorunlu katılımla- yarışmacılar toplanır. Bu işlem ise kura ile olur.Ve kaderin kime göz kırpacağı hiç bir zaman belli olmaz.
 Katniss Everdeen annesi ve canından çok sevdiği kardeşiyle beraber yaşamaktadır.Hayat onun için zaten çok zordur ama hiçbir şey kardeşinin ismini kura sırasında duyduğu kadar zorlayamaz.Ve Katniss o zaman kararını verdi gönüllü olacaktı.Kardeşi için buna değerdi.Belirsizliğe doğru bir adım attı...

3. kitabı bitirdiğimden beri deli gibi kitabı okumuş birilerini arıyorum. Etrafımda daha 3. kitabı okumamış bir sürü insan var ve onlara kitapta neler olup bittiğini anlatmamak için çok zor tutuyorum kendimi. 3. kitabın özellikle sonları öyle şok etti ki beni yarısını falan bir günde okudum sanırım. Ve hala konuşacak birini bulamadım! Yurtta zaten elimde kitabı gören konuşunu soruyor. En az 5-6 kere falan anlatmışımdır birilerine heralde ama detay verememek öldürüyor beni. En son odadan bir arkadaşa sordum sen okumayı düşünüyor musun diye, hayır cevabını alınca başladım konusuyla birlikte son kitabı anlatmaya. :D biraz rahatlattı. Ama yine de okuyan birine ihtiyacım var. Bu yanlızlık sendromunu hep yaşıyorum ya :D. McFly da böyle. Gerçi son zamanlarda okuldan bir kaç kıza McFly dinlettim, sevdiler *-*. Byle şeylere mutlu olunca garip hissediyorum ama mutlu oluyorum işte ya :D. Hee bu arada tekrar McFly'a döndüm. Güncel hallerinin pek hayranı olmasam da müziklerini hala seviyorum (Günlük hayatlarına ait videoları sakın izlemeyin derim. 4 erkekten oluşan bir grup. E haliyle iğrençleşebiliyorlar. Ben de en son sadece müzik videolarını izlemeye karar verdim. Gerçi son müzik videolarına da sansür gerekiyor ama...). O sevmediğim son şarkılarının da canlı çalıp söylerkenki videosunu izleyip bir de akustik halini dinledikten sonra alıştım yine :D. Neyse McFly başka güne...

16 Kasım 2010 Salı

Bayram.

Bayramınız mübarek olsun. :)

Hiç yazasım yok ama sırf bayram mesajı yazmış olmak için yazıyorum. :P

Cepten twittera giremiyordum kaç haftadır. Bir şey elimin altındayken kullanmasam bile elimin altında olmayınca kafama takılıyor işte. Yurttayken de haykırabileceğim tek yermiş gibi geliyor. Twitterın mantığını seviyorum :) face beni çok kasıyordu :P.

Misafirlikteyim. İnsanların kablosuz interneti olması çok hoşuma gidiyor. Salonda otururken aralarından bir çıkış kapım var gibi :). Kuzen olmayınca muhabbet sıkıyor biraz. Bir yandan da test çözmeye çalışıyorum zaten ama o iş pek yürümüyor. Allah'tan koca kitap yerine dergi getirmişim. O kadar taşıdığıma acırdım :D Neyse ama ya boşuna getirmiş olmayayım he tabi bir de bayram ödevi yapmak var. Bu bayramda eksiklerimi tamamlamam lazım da şimdiye kadar pek iyi gitmiyor maalesef. Ama son zamanlarda yazılıların da etkisiyle çalışmaya başladım. Çok şükür :)

1 Kasım 2010 Pazartesi

Yetenek! *-*

İnternette yetenekli kişiler bulmak benim için bambaşka bir zevk kaynağı. Buraya yazmak için fırsat bulduğum kısmı çok az olsa da, bir gün kafama eser, oturur 20-30 tanesini de koyabilirim :D. Neyse ama şimdilik bir tanesiyle yetineceğim.

Piyanoda ilerlemeye çalışan biri olarak hem çalıp hem söyleyen bu arkadaşı izlemek çok çok hoşuma gitti. :)
Ayrıca You're Beautiful dizisinin birkaç şarkısını da ingilizceye çevirip söylemesine bittim... *-*





(youtube açamayanlar için üzgünüm ^^". link: http://www.youtube.com/watch?v=6N1LUotXoC0 - http://www.youtube.com/watch?v=IUygWXlKNpU ) (#edit: aa youtube açılmış :D)

İsmi Anh Le'ymiş. Amerika doğumluymuş ama Vietnamlı. Yukarıdaki videolar geçen seneye ait. Aşağıdakiyse bi kaç gün önce çekilmiş. Kendi şarkısını yazmış! *-* Yetenek işte ya... (takdir ettim, saygı duydum u.u) :D




(link: http://www.youtube.com/watch?v=bCBRYGD8OQg )

Eveeet, okul günü bu saatte bunlarla nasıl uğraşıyorum acaba? hmm, ben de merak ettim nasıl oluyor acaba :D.